11 Ağu 2011

Talihsizlik, Sabırsızlık, Sebatsızlık ya da her neyse

Saat 21:30 suları teyzeme gitmek amacıyla hazırlıklara başlıyorum. Malum kış günü hava soğuk sağlam giyinmek lazım. Meteorolojide uyarmış yağmur yağacak diye, yollar bomboş önce düşünüyorum evin yakınından geçen minibüse mi binsem diye sonra vazgeçiyorum indikten sona çok yol yürüyeceğim bahanesiyle. Eve daha yakın mesafeden geçen başka bir minibüse binmek maksadıyla yürümeye başlıyorum farkında değilim sanki yürüdüğüm yolun az önceki minibüsten inince yürüyeceğim yol kadar olduğunun. Çiseleyen yağmur altında bir süre daha yürüdükten sonra başlıyorum beklemeye ama ne gelen var ne giden uzunca bir süre bekledikten sonra diyorum ki madem buraya kadar geldim ineyim daha aşağıya oradan otobüse bineyim bir o kadar daha yürüdükten sonra geliyorum otobüs durağına (bu arada yürüdüğüm mesafe çoktan teyzemin evine olan mesafeyi aşmış durumda) ve sabırsız bekleyişime tekrar başlıyorum. Yok bir terslik var bu akşam bende sabah tersimden mi kalktım ne... Sinirleniyorum gelmeyen otobüse ve metrobüs durağına yöneliyorum. Gişeden durağa geçtiğim esnada otobüs ile göz göze geliyoruz benim duraktan ayrılmamı beklermiş gibi damlamış hemen ... Sinirlenmeyeceğim... Hayır ardan geçen altı aya rağmen hala sinirli değilim... Ne alakası var canım sinirimden yayımlamamazlık yapmadım yazıyı. Kimi kandırıyorum aklıma geldikçe o gece hala tüylerim diken diken oluyor. On dakikalık yol bir buçuk saat sürdü üstüne de teyzemin evine yürüyerek gidebilecek kadar yol yürüdüm...

Görüldüğü üzere insanoğlu bazen çok saçma kararlar verebiliyor ve işin en garip tarafı bir saçma karardan sonra durumu telafi etmek için alınan kararlarda aynı saçmalıkta oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder