4 Eki 2015

-miş Gibi

Gözlerini gri gökyüzünde gezdirdi. Güneşli bir gün olmasını umuyordu oysa. Güzel bir gün batımı bile olabilir düşüncesiyle fotoğraf makinesini yanına almıştı. Boşu boşuna yük ettim makineyi kendime diye geçirdi içinden bu esnada deniz ile gökyüzü arasında ki ufuk çizgisini ayırt etmeye çalışıyordu öylesine iç içe geçmişlerdi ki normal bir zamanda keskin bir şekilde bir birinden ayrılan deniz ve gökyüzü bir bütün olmuştu. Denizdeki balıkçı tekneleri gökyüzünde yüzüyordu adeta. Dayanılmaz bir uçma isteği hissetti yüreğinde yanaklarında süzülen rüzgârı hayal edebiliyordu. Bir kuş olsaydım yapacağım son şey yere konmak olurdu dedi ama yanındakilerin hiç biri duymadı dediklerini. Pek bu dünyaya ait değil gibiydi zaten boşlukta asılı kalmış gibi elinde olmaksızın bir yerlere akıyordu. Mutluymuş gibi, eğleniyormuş gibi, huzurluymuş gibi, dertsizmiş gibi yaşıyormuş gibi yapıyordu nefes bile almıyordu aslında alıyormuş gibi yapıyordu. Maksat dostlar alış verişte olsun derler ya o hesap.

Arkasından gelen ses ile irkildi “Daha ne kadar gökyüzüne bakacaksın? Yol ver de geçelim.” Yüzünde eğreti duran bir gülümsemeyle özür dileyerek evli olduğunu düşündüğü çifte yol verdi. Göz ucuyla adamın sinirli olduğu her halinden belli olan yüzüne baktı. Suçluluk hissetti hep böyle oluyordu nedense başkalarının yerine üzülüyor, suçluluk duyuyordu.

Güneş batmadı o gün belki dünyanın başka bir yerinde çok güzel bir şekilde, izleyenlerde hayranlık uyandırarak nazlı nazlı batıyordu ama orada güneş batmadı, gün karanlıkla buluştu usul usul. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder