10 Şub 2011

Bir hikaye, başı ve sonu tamamlanmamış!


Telefonu kapattı. Göz göze geldiler. Eylül balta girmemiş yeşil gözlerin içinde kaybolduğunu sandı. İnsana huzur veren, yüreğini rahatlatan koyu yeşil gözler. Gülümsedi, sıcak ve içten gülümseyişi aynı şekilde karşılık buldu. İlk defa gülümsediğini görmüştü.Tatlı bir sıcaklığın içine yayıldığını hisetti, yanındaki adamın gözlerinden gözlerine akan tarifi imkansız sıcaklık yeni yetme gençlerin acemiliğini hisettirdi yıllardan sonra. Ne yapıyorum böyle dedi kendi kendine bu heyecan, coşku, neşe... Sadece adını bildiği bir yabancıydı yanındaki. Sakin olmalıyım diye düşünerek telkinde bulundu kendine. Bakışlarını tekrar yola çevirdi.

- Nereye gidiyoruz?



Fatih ilk defa kendinden emin olmayan bir ifadeyle bakıyordu. Tepeden tırnağa kızardığını hisetti, şaşkınlık içindeydi. Bir iki kelime sarfetmek istedi ama dili düğümlenmişti bu basit soru karşısında. Ellerini iki yana açarak bilmediğini gösteren bir işaret yaptı. Ardından da kahkahayı bastı.

- Sanırım bu durumda Sizi arabanızla kaçırıyorum.

Eylül az önce tanık olduğu anın şaşkınlığını üzerinden atarak gülümsedi. Onların yerine Sizin kaçırmanızı yeğlerim. Bu sözlerin gayet samimi ve istekli bir şekilde ağzından çıktığına inanamıyordu. Gerçekten bu tanımadığı adam kendisini kaçırsa korkuya ya da tedirginliğe kapılmayacakmıydı? Fatih'in konuşmaya başlamasıyla garip düşüncesinden sıyrıldı.

-Kusura bakmayın her şey o kadar hızlı gelişti ki Beni de şehire götürür müsünüz diyemeden yola çıktık. Şehir merkezinde inerim Siz de oradan devam edersiniz olur mu?
-Mühim değil önce gideceğiniz yere gidelim oradan evime geçerim.
-Olmaz, zaten izinsiz bir yolcuyum diyerek itiraz etti Fatih. Yeterince zahmet verdim. Saatte geç oldu daha fazla geç kalmayın. Yarın da arabayı tamirciye göstermeyi unutmayın.
-Beni çok zor bir durumdan kurtardınız Fatih Bey.
-Resmiyete gerek yok Fatih demen yeterli.
Gülümsedi.
-Teşekkürler Fatih Bey... yani Fatih.

Şehir merkezine gelmişlerdi Fatih bir otobüs durağının önünde arabayı durdurdu. Aynı anda araçtan indiler, arabanın ön tarafında karşı karşıya geldiler. Fatih tanıştığımıza memnun oldum Eylül diyerek elini uzattı.
-Bende Fatih.
-İyi akşamlar.
-Sana da...

Fatih durağa doğru yöneldi. Eylül otomobile bindi, kontağı çevirdi, gaz pedalına hafifçe dokundu araba yavaş yavaş hareketlenirken dikiz aynasından boş durağa ve Fatih'e baktı. Ani bir kararla frene bastı zaten hızlı gitmeyen araba hemen durdu. Fatih'in arabaya gelişini izledi dikiz aynasından.

-Problem mi var Eylül?
-Hayır yok. Ama gideceğin yere götürmeme izin ver en azından bu kadarını yapayım. Kendimi borçlu hissediyorum. Hem bu saatte araba bulmanda zor otobüs seferleri çoktan bitti görünürde taksi de yok. Lütfen?

Fatih itiraz edecek gibi oldu sonra çevresine bakınarak omuz silkti.
-Haklısın galiba. Gülümseyerek bu iyiliği yapmana izin vermeliyim dedi. Kapıyı açtı ve yolcu koltuğuna kuruldu.

 Araç tekrar hareket etti bu defa şoför ve yolcu değişmişti. Zaman ilerliyor insanlar yeni günü hazırlıklı karşılamak için teker teker yataklarına çekiliyordu. İşte ok böyle yaydan çıkmış küçük tesadüfler büyük olaylara gebe kalmıştı. Kainatta tesadüfe yer yoktu ama insanlar anlayamadıkları durumları tesadüf kelimesinin arkasına saklayarak fazla düşünmüyorlardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder